İp Adresi
- Sarıkaya HUKUK BÜROSU
- 16 Mar 2023
- 3 dakikada okunur
CEZA HUKUKUNDA IP ADRESİNİN DELİL DEĞERİ
IP ADRESİ NEDİR?
İnternet Protocol (IP) adresi, internet üzerinden veri iletişimi yapmak için kullanılan bir numaralı kimlik bilgisidir. Bu adresler, internete bağlı tüm cihazların birbirleriyle iletişim kurmasını sağlar.
IP adresleri, iki farklı versiyonda kullanılır: IPv4 ve IPv6. IPv4 adresleri, dört adet onlu sayıdan oluşur ve toplam 32 bitlik bir sayıdır. IPv6 adresleri ise sekiz adet dört haneli onaltılık sayıdan oluşur ve toplam 128 bitlik bir sayıdır.
Bir cihazın IP adresi, internete bağlanırken internet servis sağlayıcısı (ISS) tarafından otomatik olarak atanır. Bu işlem, Dynamic Host Configuration Protocol (DHCP) adı verilen bir protokol aracılığıyla gerçekleştirilir. DHCP, ayrıca ağdaki diğer cihazlar için de IP adresleri atar.
IP adresleri, internete bağlı cihazların birbirleriyle doğru şekilde iletişim kurabilmesi için hayati öneme sahiptir. Bu adresler, veri paketlerinin doğru hedefe ulaşmasını sağlar ve internet üzerindeki her cihazın benzersiz bir kimliği olmasını sağlar.

IP ADRESİNİN TÜRLERİ NELERDİR?
IP adresleri iki ana türe ayrılır: IPv4 ve IPv6.
IPv4 adresleri, 32 bitlik bir sayı dizisi olarak ifade edilir. Bu sayı, dört ayrı bölüme ayrılır ve her bölüm 0 ile 255 arasında bir onlu sayıdır. Örneğin, "192.168.1.1" gibi bir IPv4 adresi, 4 ayrı sayı grubundan oluşur ve her bir sayı grubu 0 ile 255 arasında bir sayıdır. IPv4 adreslerinin toplam sayısı 4.3 milyar civarındadır, ancak bu sayı artık yeterli değildir ve IPv6 adreslerine geçiş yapılıyor.
IPv6 adresleri, 128 bitlik bir sayı dizisi olarak ifade edilir. Bu sayı, 8 ayrı bölüme ayrılır ve her bölüm 16 bitlik bir onaltılık sayıdır. Örneğin, "2001:0db8:85a3:0000:0000:8a2e:0370:7334" gibi bir IPv6 adresi, 8 ayrı sayı grubundan oluşur ve her bir sayı grubu 0 ile ffff arasında bir onaltılık sayıdır. IPv6 adresleri, IPv4 adreslerine göre çok daha büyük bir sayı aralığına sahip olduğu için daha fazla cihazı internete bağlamak için kullanılır.
IP adresleri ayrıca iki türe daha ayrılabilir: statik ve dinamik. Statik IP adresleri, bir cihaza kalıcı olarak atanır ve genellikle sunucular veya büyük işletmeler tarafından kullanılır. Dinamik IP adresleri ise, ISS tarafından otomatik olarak atanır ve belirli bir süre boyunca geçerlidir. Çoğu ev ve küçük işletme, ISS tarafından otomatik olarak atanmış dinamik IP adresleri kullanır.
CEZA HUKUKUNDA IP ADRESİNİN DELİL DEĞERİ
Türk Ceza Hukuku'nda IP adresi, suçlu tespiti için bir ipucu veya başlangıç noktası olabilir, ancak tek başına suçlu tespiti için yeterli değildir.
IP adresi, bir cihazın internete bağlanırken ISS tarafından atanır ve genellikle dinamik olarak değişir. Bu nedenle, bir suçun işlendiği sırada kullanılan IP adresi, suçlu tespiti için yeterli bir kanıt olarak kullanılamaz. Bununla birlikte, suçlu tespiti için IP adresi, diğer delillerle birleştirildiğinde veya başka delillerle birlikte kullanıldığında önemli bir ipucu olabilir.
Türk Ceza Hukuku'nda IP adresi, suçlu tespiti için yalnızca bir başlangıç noktası olarak kullanılabilir. İlgili makamlar, IP adresi ile ilgili daha fazla ayrıntıya sahip olmak için ISS'lere başvurabilir ve bu ayrıntılarla birlikte diğer delilleri de değerlendirerek suçlu tespiti yapabilirler.
Sonuç olarak, Türk Ceza Hukuku'nda IP adresi suçlu tespiti için yeterli değildir, ancak diğer delillerle birlikte kullanılarak suçlu tespitinde önemli bir rol oynayabilir.
Yargıtay da son zamanlarda vermiş olduğu kararlarında; ceza dosyalarında bulunan IP adresi delilinin tek başına yeterli olmadığı, IP adreslerini destekleyici delilerinde bulunması gerektiğine yönelik kararlar vermiştir.
YARGITAY 8. CEZA DAİRESİ E. 2012/21817 K. 2013/25428 24.10.2013 tarihli kararında “ İP NUMARASININ BİLGİSAYARI TANIMLAMAYACAĞI (İnternetle Olan Bağlantıyı Gösterdiği - Sanığın Bilgisayarlarında Yapılan İncelemede Bilgisayar Kütüğünden .. Adresine Bağlantı Yapıldığının Tespit Olunamadığı/Hack Programına Rastlanmasının Şikayetçiye Ait Siteye Müdahele Edildiğini Göstermeyeceği)
KARAR : Sanığın kullandığı bilgisayar üzerinde usulünce imaj alma işlemi yapılarak sonucunda çıkan veri bütünlük (hash) değerlerinin tesbit edilmemiş bulunması, IP numarasının kullanılan bilgisayarı göstermeyip internetle olan bağlantıyı göstermesi, sanığın bilgisayarlarında yapılan incelemede, bu bilgisayar kütüğünden m...-k12.com adresine bağlantı yapıldığının tespit olunamaması "hack" proğramına rastlanmasının şikayetçiye ait siteye müdahele edildiğini göstermeyeceği, kesin delil bulunmadan varsayımlarla hüküm kurulamayacağı cihetle tebliğnamedeki bozma düşüncesine katılınmamıştır.
SONUÇ : Mahkemece kanıtlar değerlendirilip gerektirici nedenleri açıklanmak suretiyle verilen beraat kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan, katılan vekilinin suçun sabit olduğuna yönelik yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün (ONANMASINA), 24.10.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.” Şeklinde karar vererek IP adresi delilinin suçu işleyen kişiyi doğrudan gösteren bir delil olmayıp internetle olan bağlantıyı gösterdiğini belirtti. Bu sebeple ancak sanık üzerine atılı suça ilişkin olarak başkaca destekleyici deliller bulunmadan varsayımlarla hüküm kurulamayacağı gerekçesi ile yerel mahkemenin vermiş olduğu beraat kararını onamıştır.
Yargıtay 8. Ceza Dairesi, E.2016/12634, K.2017/4967, 03.05.2017 tarihli kararında "Sanığın suçlamayı kabul etmeyerek, kablosuz modem kullanıldığından hattının başkaları tarafından girilip kullanılmış olabileceğine ilişkin savunması karşısında; bildirilen IP numaralarının bağlı bulunduğu internet hattında ne özellikte modem kullanıldığı, kablolu veya kablosuz olup olmadığı, şifreli olup olmadığı, modemden başka kullanıcıların internete bağlanılıp bağlanılmadığının belirlenmesi açısından ilgili internet sağlayıcısından bilgi istenmesi ve sanığa ait bilgisayar getirtilip uzman bilirkişi tarafından LOG kayıtları incelenerek sonucuna göre” şeklinde karar vererek, kişi veya kişilerin suçlamayı kabul etmemesi veya örneğin 3. kişiler tarafından şifresi kırılmak suretiyle internete girilmiş olabileceği şeklinde savunmada bulunulması halinde, soruşturmanın derinleştirilmesi, özellikle adli bilişim yöntemleriyle failin belirlenmesi yoluna gidilmesi gerektiğini belirtmiştir. Bilişim sisteminde yer alan verinin, işlendiği iddia edilen suçun delili olup olmadığı, delil niteliğinde ise doğru ve inanılır olup olmadığı hususlarında teknik bilgiye ihtiyaç duyulabilecektir. Bu şekilde çözümü uzmanlık ve teknik bilgi gerektiren durumlarda delillerin değerlendirilmesine imkan sağlamak bakımından bilirkişiden istifade edilecektir.
Comentarios